Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kurulan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, ‘Alevi-Bektaşi Deyiş, Nefes, Semah, Duaz-ı İmam ve Muharremiyye Güzel Okuma Ses Yarışması’ na bir tepki de Türkmen Alevi Ocakları Birliği Kültür, Eğitim ve Sağlık Vakfı’ndan geldi. Vakfın Başkanı Ali Coşkun, “Aşıklık makamının ve aşıkların gönlünde tecelli edip diliyle kelama bürünen bu kutsalımızın birtakım organizasyonlarla ödüle, yarışmaya ve organizasyona dönüştürülmesi ise tam bir bilgisizlik ve yolumuza hadsizliktir.” ifadelerini kullandı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesindeki Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın uygulamaları tartışma yaratmaya devam ediyor. Cemevi Başkanlığı ‘Alevi-Bektaşi Deyiş, Nefes, Semah, Duaz-ı İmam ve Muharremiyye Güzel Okuma Ses Yarışması’ düzenleyeceğini duyurdu. Yapılacak olan yarışmanın ödülünü para olarak verilmesine ilişkin tepkiler devam ederken, uzun yıllardır Anadolu’da ve büyük kentlerde Alevi inancına gönül vermiş vatandaşlarla bir araya gelerek çok sayıda oluşuma imza atan Türkmen Alevi Ocakları Birliği Kültür, Eğitim ve Sağlık Vakfı Başkanı Ali Coşkun, konuya ilişkin basın açıklaması paylaştı.
Yapılan Açıklamada Başkan Coşkun şu ifadeleri kullandı:
“16. yüzyılda yaşamış olan ve Alevi-Bektaşi aşıklık-zakirlik geleneğinin de en önemli temsilcisi olan Şah İsmail Hatayi bir nefesinde şöyle seslenmektedir:
“Dört şey vardır bir karındaşa lazım
Bir ilim, bir kelam, bir nefes, bir saz.”
Şah İsmail Hatayi’ye ait bu iki dize aslında Alevi-Bektaşi inancında yol aşıklarının eserleri olan ve tümü inançsal içerikte olup Alevi-Bektaşi inancını işleyen nefes, deyiş, deme, duvaz ve mersiye adlarıyla anılan sözlerin taşıdığı önem ve önceliği çok net ortaya koymaktadır. Alevi-Bektaşi toplumuna göre aşıkların gönlünde tecelli eden yol sevgisi ve coşkusu dilinde söz olup kelama dönüşür. Aşıkların her kelamı yolun özünü işleyen kelamlar olup “Hak Kelamı” tabiri ile sıfatlanıp kutsal görülür. Hatta başta Tokat bölgesi olmak üzere Anadolu’da aşıkların kelamları direk “ayet” adı ile anılıp kaynağı Yüce Hakk’a ulaştırılmaktadır.
Alevi-Bektaşi inancında başta cem ibadeti olmak üzere tüm inançsal pratikler ve ritüeller aşıklar eşliğinde ve yaygınlıkla bağlama olmak üzere enstrümantal bir boyutta gerçekleştirilir. Alevi-Bektaşi inançlı toplum yüzlerce yıl boyunca inancına aşıkları-zakirleri aracı yaparak onları zikrettiği Hak kelamları ile Hak Muhammed Ali yolunu yaşamıştır. Bu bağlamda yüzlerce yıla yayılan zengin ve düzeyli bir aşıklık geleneği de oluşmuştur. Şah İsmail Hatayi, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet, Yunus Emre, Kaygusuz Abdal, Harabi Baba aşıklık-ozanlık geleneğinin farklı dönmelerdeki temsilcilerinden sadece birkaçıdır.
Aşıklık makamının ve aşıkların gönlünde tecelli edip diliyle kelama bürünen bu kutsalımızın birtakım organizasyonlarla ödüle, yarışmaya ve organizasyona dönüştürülmesi ise tam bir bilgisizlik ve yolumuza hadsizliktir. Bizim aşıklarımız kelamları ile sadece erenler meydanında coşar, söyler ve niyaz olur. Sadece ve sadece yol aşkına kelamını erenlere sunar. Ne güzel özetlemiştir ulu Pir Sultan Abdal:
“Oldum ayni cem bülbülü” diyerek.
Hiçbir kendini bilmez, ne gülümüz olan meydanımıza ne bülbülümüz olan aşığımıza ne de Hakk’a sadamız olup turnanın avazına bürünen kelamımıza dokunmasın…”
Leave feedback about this